24 Eylül 2008 Çarşamba

batı etkisindeki türk edebiyatını oluşturan tarihi olaylar ve farklı uygarlıkların bu dönem edebiyatı üzerindeki etkileri

islami devir Türk Edebiyati üzerindeki farkli uygarliklarin ve dönemlerin etkileri
________________________________________
türk edebiyatı

türk edebiyatı’nın bölümleris
türk edebiyatı’nı ,tarih boyunca yaşanan kültür değişmelerine bağlı olarak üç ana bölümde inceliyoruz:
I. islam’dan önceki türk edebiyatı
II. islam kültürü etkisindeki türk edebiyatı
III. batı kültürü etkisindeki türk edebiyatı
I. islam’dan önceki türk edebiyatı
türk’ler, islam’dan önce “şamanizm, maniheizm , budizm” gibi dinlerin etkisiyle bir edebiyat oluşturmuşlardır. m.s.xı. yüzyıla kadar süren bu edebiyatı ikiye ayırıyoruz:
A. sözlü edebiyat
m.s.vııı. yüzyıla gelinceye kadar türklerin yazılı bir edebiyatı yoktur. şiirler sözlü olarak üre-tilmekte, kulaktan kulağa yayılarak varlıklarını sürdürmektedir. bu dönemde ortaya çıkan türlerin başlıcaları şunlardır:
koşuk
“sığır denilen sürek avları sırasında söylenen lirik doğa şiirleridir. “kopuz” eşliğinde söyle-nir. halk şiirindeki koşmalara benzer. dörtlük birimi ve hece ölçüsüyle oluşturulur.
sagu
“yuğ” adı verilen cenaze törenlerinde söylenen bu şiirler, halk edebiyatı’ndaki ağıtların en eski biçimleridir. ölen kişinin iyiliğinden, ölümünün doğurduğu acıdan söz eder. nazım birimi dört-lük, ölçü hecedir. sözlü gelenek içinde ortaya çıkan bu şiirlerden yalnız ikisi günümüze kadar gele-bilmiştir. bunlar, sakaların komutanı alp er tunga ile batı hun devleti hükümdarı atilla’nın ölümü üzerine söylenmiştir.
sav
günümüzdeki atasözlerinin ilk örnekleri olan özlü sözlerdir. bunların birçoğunu, kaşgarlı mahmut’un ünlü eseri divan ü lugat-it türk’te buluyoruz. kimilerinin ölçü ve uyak izlerini taşıdığı-na bakarak, savların ve atasözlerinin manzum biçimde doğup sonradan düzyazı niteliği kazandığını söyleyebiliriz.
destan
islam öncesi sözlü edebiyatın en yaygın şiir türüdür. destanların bir kısmı evrenin, dünya’nın ,insanın nasıl oluştuğunu anlatır. bir kısmı ise, konularını tarihten, toplumu derinden etkileyen o-laylardan alır.
bütün destanlar, şu ortak özelliklere sahiptir:
1.manzumdurlar.
2.anonimdirler.
3.zamanla türlü değişikliklere uğrayabilirler.
4.olay ve kişiler olağanüstüdür.
destanlar, oluşum biçimlerine göre üçe ayrılır:
1.doğal(tabii) destan
önce bir şair tarafından söylenen, zamanla şairi unutularak anonimleşen destanlardır. bun-lar,dilden dile dolaşırken büyük değişikliklere uğrar. örneğin, ergenekon destanı, bir doğal destan-dır.
2.yapma (suni) destan
doğal destandan temel farkı, anonim nitelik taşımamasıdır. bir şair tarafından, doğal destan-lara benzetilerek yazılır. örneğin tasso’nun kurtarılmış kudüs, fazıl hüsnü dağlarca’ nın üç şehit-ler destanı adlı eserleri, birer yapma destandır.
3.ulusal (milli) destan
bir ulusa özgü destanların birleştirilerek tek destan haline getirilmesine denir. yunanlıların illiada, odysseia; almanların nibelungen, gudrun ; hintlilerin ramayana, mahabarata ; iranlıların şehname ; finlilerin kalevala adlı destanların, bu türün örnekleridir.

türk destanları
köktürk (göktürk) destanı : birbirini tamamlayan ergenekon destanı ve bozkurt destanı’ ndan oluşur. bunlarda türklerin tarih sahnesine nasıl çıktıkları ve hangi soydan geldikleri üzerine efsaneler anlatılır.
1. uygur destanı : türeyiş destanı ve göç destanı olmak üzere iki destandan oluşur. ilki uygurların var oluşunu, ikincisi yurtlarından göç etmek zorunda kalışlarını anlatır.
2. saka destanı : saka türklerine ait bu destan da, şu destanı ve alp er tunga destanı olmak üzere iki parçadan oluşur. bunlar şu ve alp er tunga adlarındaki komutanların hayat hi-kayeleri üzerine kurulmuştur.
3. hun destanı : oğuz kağan destanı diye bilinir. büyük bir ihtimalle, hun hükümdarı mete’nin hayatını konu alır; ancak onu olağanüstü niteliklere büründürerek anlatır. bu destan, daha sonra değişikliklere uğra***** islami bir nitelik kazanmıştır.
b.yazılı edebiyat
türk yazılı edebiyatının ilk örnekleri orhun yazıtları’dır. köktürklerden kalan bu yazıtlar,üç mezar taşından ibarettir. isveçli strahhlenberg tarafından, orhun ırmağı kıyısında bulunmuş ; w.thomsen tarafından okunmuştur. 38 harfli köktürk alfabesiyle yazılan bu yazıtlar, kültigin, bilge kağan ve vezir tonyukuk adına dikilmiştir. yazılar, yolug tigin tarafından taşlara kazınarak yazıl-mıştır.
köktürk yazıtları’nda, köktürk tarihi konu edinilir. devletin güçsüzleşmesi, türk ulusunun bağımsızlığını yitirip çin egemenliği altına girmesi, sonra yeniden güçlenmesiyle ilgili gelişmeler ve bunların nedenleri üzerine durulur. bu tarihi olayların anlatımında kullanılan türkçe, oldukça ge-lişmiş bir kültür dili olarak karşımıza çıkmaktadır.
türk yazılı edebiyatı, uygurlar devrinde daha da gelişmiştir. 14 harfli uygur alfabesiyle yazı-lan eserler, budizm’in etkilerini taşır.
ıı.islam kültürü etkisindeki türk edebiyatı
türkler, x. yüzyıldan itibaren islamiyet’i kitleler halinde kabul etmeye başlamışlardır. bunun sonucu olarak, islam kültürüne bağlı bir edebiyat ortaya çıkmıştır. türkçe’de arapça ve farsça etki-lerinin duyulmaya başladığı, aruz ölçüsünün ilk kez kullanıldığı eserler,xı. yüzyılda verilmiştir. bu ilk islami eserlerin başlıcaları şunlardır:
kutadgu bilig
eserin adı “mutluluk veren bilgi” anl***** gelir. yazarı, yusuf has hacip’tir. karahanlılar zamanında (xı. yüzyıl-1070) yazılmış, ideal bir devlet yönetiminin nasıl olması gerektiği üzerinde durulmuştur. esrin dilinde henüz arapça ve farsça etkisi yoktur. birimi beyit, ölçüsü aruz, kalıbı fe u lün/fe u lün /fe ul’dür. bilinen üç nüshası, bugün fergana, viyana ve mısır’da bulunmaktadır.
divan ü lugat-it türk
eserin adı, “türk dili’nin toplu(genel) sözlüğü” anl***** gelir. adından da anlaşılacağı gibi, eser bir sözlüktür; araplara türkçe’yi öğretmek amacıyla yazılmıştır. bundan dolayı, türkçe’nin arapça karşısında savunulduğu bir eser olarak değerlendirilir. eserde türkçe sözcüklerin anlamları arapça’yla açıklanmakta ve her maddeden sonra birtakım türkçe metinler örnek olarak verilmekte-dir. kaşgarlı mahmut tarafından xı. yüzyılda yazılan eserin asıl önemi de, işte bu derleme türkçe metinlerden ileri gelmektedir; yani eser, zengin bir folklor kaynağı durumundadır.
atabetü’l-hakayık
eserin adı “gerçeklerin eşiği” anl***** gelmektedir. yazarı edip ahmet’tir. eserde hem dört-lük, hem de beyit nazım birimleri kullanılmıştır. ölçü aruzdur. okuyucuya dini öğütler veren eser, anlatım yönünden kurudur; didaktik özelliklere sahiptir; xıı. yüzyılda yazılmıştır.
divan-ı hikmet
ahmet yesevi tarafından xıı. yüzyılda yazılan eser, tasavvuf felsefesinin yayılmasını amaçlar. didaktik nitelikli olduğundan, oldukça kuru bir anlatıma sahiptir. türk tasavvuf edebiyatının ilk ör-neği sayılır.
islami türk edebiyatı’nın bölümlenmesi
a.divan edebiyatı
xııı.-xıx. yüzyıllar arasında yaşayan bu edebiyat; dil, anlatım, nazım içimleri, ölçü, türler ve
konular bakımından arap ve fars edebiyatlarının etkisi altındadır. bu nedenle, ortadoğu islam ede-biyatlarının bir parçası sayılır.
divan edebiyatı, “kuruluş dönemi” denilen xııı-xıx. yüzyıllar arasında, genellikle fars edebi-yatının taklidi görünümündedir. şairler kendi sanat kişiliklerini ortaya koyacak yerde, ünlü iran şairleri gibi söylemeye bu dönemde büyük özen gösterirler. osmanlı imparatorluğu’ nun yükselişe geçtiği xvı. yüzyıldan itibaren, bu taklitçi anlayışın “olgunluk dönemini” ni yaşamaya başladığı, hatta divan şairlerinin kendilerini iran şairlerinden üstün sayar bir tavır takındıkları görülür.

divan edebiyatı’nın temel özellikleri
1. bu edebiyatın dili, arapça, farsça ve türkçe’nin söz hazineleriyle dilbilgisi kurallarının birleşmesinden oluşan “osmanlıca”dır.
2. dil ağır, anlatım genellikle süslüdür.
3. hayattan kopuk bir sanat anlayışı vardır. şairler, toplum ve insanla ilgili sorunlara eğilme gereği duymamışlardır. ; ancak bazı şiirlerde, toplum hayatını aksatan durumlara değinil-miştir.
4. bu edebiyat, halk kültüründen uzaktır. sanatçılar da çoğu zaman saray ve çevresinde yetişmişlerdir. onun için divan edebiyatı’na “yüksek zümre edebiyatı”,”saray edebiyatı” gibi adlar verilmiştir.
5. bu edebiyat, biçimcidir. anlatılan değil, anlatım biçimi daima önde gelir. şiirde sıkı sanat kuralları uygulanır. divan edebiyatı, bu yönüyle klasizme benzer.
6. başlıca konular aşk, doğa, ölüm, ayrılık, özlem v.b.’dir.
7. şiirde temel ölçü aruzdur. bazı şairler, hece ölçüsüyle tek tük şiir yazmışlardır.
başlıca nazım biçimleri
gazel
arap edebiyatı’ndan alınmıştır. aşk, doğa, içki, eğlence konuları işlenir. beyit birimiyle yazı-lır. 5-15 beyit uzunluğundadır. beyitler “aa/ba/ca/da” uyak düzeniyle sıralanır. ilk beyit mat-la(doğuş)”, son beyit “makta(kesiş)”, en güzel söylenmiş beyit de “beytü’l-gazel” adını alır. şairin adı, makta beytinde geçer. gazellerde genellikle konu bütünlüğü bulunmaz; yani şiirdeki beyitler, anlamca birbirine bağlı olmaz. anlam bütünlüğü taşıyan gazellere “yek-ahenk gazel” denir.
kaside
arap edebiyatı’ndan alınmıştır. övgü şiiridir. gazel gibi uyaklanır. uzunluğu 33-39 beyit ara-sında değişir. şu bölümlerden oluşur:
a. nesib(teşbib):giriş bölümüdür. kasideler, bu bölümde yapılan betimlemelere göre adlan-dırılır. bahar betimlemesi yapılan kasidelere “kaside-i bahariyye”, kış betimlemesi yapı-lanlara “kaside-i şitaiye”, bayram betimlemesi yapılanlara da “kaside-i ıydiyye” denir.
b. tegazzül :kaside içinde güzel söyleme anl***** gelir. bu bölümde aşk, şarap, kadın gibi gazellere özgü konular, lirik bir anlatımla işlenir.
c. girizgah:denk düşürerek asıl konuya, yani övgüye giriş yapılan bölümdür.
d. methiye : padişah, sadrazam, vezir, paşa gibi yüksek görevli kişilere ya da din bü-yüklerine yöneltilen övgünün yapıldığı bölümdür.
e. fahriyye : şairin, kendi şiir yeteneğini övdüğü bölüme verilen addır.
f. dua : kasidenin sonuç bölümüdür. şair, böyle güzel bir şiiri yazıp bitirebildiği için dua ede-rek kasidesini tamamlar.
daha sonra, tanzimat döneminde de kaside nazım biçimi kullanılmış;ama kasidenin hem konu-larında, hem biçiminde değişiklik yapılmıştır.
kasideler, konularına göre dörde ayrılır:
a. methiyye : ünlü, saygın kişilerin övüldüğü kasidelerdir.
b. tevhid :allah’ın birliğini konu edinen ve onu öven kasidelere denir.
c. münacaat : allah’a yalvarış amacıyla yazılır.
d. na’t : hz. muhammed’in övgüsünü yapmak için yazılan kasidelerdir.
mesnevi
divan edebiyatı’na fars edebiyatı’ndan geçmiş olup uzun manzum öykülerdir. beyit birimiyle, türlü aruz kalıplarıyla yazılır. beyitler “aa/bb/cc/dd” biçimiyle kendi aralarında uyaklanır. islami edebiyatın ortak konularını işler.
şarkı
divan edebiyatı’nda xvııı.yüzyılda kullanılmaya başlayan bir nazım biçimidir. dörtlüklerle ya-zılır. halk edebiyatı’ndaki koşma nazım biçiminin etkisiyle doğduğu söylenir. dörtlükler “aaaa/bbba/ccca” biçiminde uyaklanır. aşk, doğa, içki, kadın gibi dünyevi konular işlenir.
rubai
tek dörtlükten oluşan, “aaba” uyak düzeniyle ve aruzun özel kalıplarıyla yazılan; aşk, hayat, insan gibi konuları ve felsefi düşünceleri işleyen bir nazım içimidir. fars edebiyatı’ndan divan e-debiyatı’na geçmiştir. dünyaca ünlü temsilcisi, iranlı şair ömer hayyam’dır.
terkib-i bend
“bend” adı verilen bölümlerden oluşur. her ben ; bir “hane” ve bir “vasıta” bölümünü kap-sar. haneler 5-15 beyit uzunluğunda olup “aa/ba/ca/da” biçiminde uyaklanır. vasıta ise , tek beyit-tir. vasıtanın dizeleri kendi aralarında uyaklıdır. bendler değiştikçe, aynı uyak düzeni, başka uyak sözcükleriyle tekrarlanır.
terci-i bend
konu ve biçim bakımından terkib-i bende benzer. ondan tek farkı, vasıta beytinin her bendden sonra değişmemesidir.
murabba
dörtlüklerden oluşur. “aaaa/bbba/ccca” biçiminde uyaklanır. bu biçim özellliğiyle şarkıdan farkı yoktur. murabba ile şarkıyı ayıran tek fark, şarkıların bir besteye bağlanmasıdır.
müstezat
bir manzumenin uzun dizelerinden sonra kısa dizeler getirilmesiyle oluşur. uzun ve kısa dize-ler, kendi aralarında gazel gibi uyaklanır. kısa dizelere “ziyade” denir. uzun dizelerde aruzun “mef u lü/me fa i lü /fe u lün”; kısa dizelerde ise “mef u lü /fe u lün” kalıbı kullanılır. batı edebiyatı etkisi altına girildikten sonra, bu nazım biçimindeki kuralların gevşetilmesiyle “serbest müstezat” denilen yeni bir nazım biçimi ortaya çıkmıştır.
başlıca divan şairleri
hoca dehhani
xııı.yüzyılda yaşamıştır. bilinen ilk divan şairidir. anadolu’ya horasan’dan gelmiştir. selçuklu sultanı ııı. alaattin keykubat’ın buyruğuyla yazdığı selçuklu şehnamesi’nin yanı sıra bir kasidesi ve dokuz gazeli bilinmektedir.
mevlana
xııı.yüzyılda yaşamıştır. birkaç türkçe beyit dışında, tüm şiirlerini farsça ile yazan ünlü ta-savvuf şairidir. oğlu sultan veled de tasavvufi konuları işleyen bir şair olarak bilinir. mesnevi, di-van-ı kebir, mektubat, tanınmış eserleridir.
şeyhi
xv.yüzyıl divan şairlerindendir. aynı zamanda, devrinin ünlü doktorlarından biridir. divan e-debiyatı’nın belirginleşmeye başlayan kurallarını derli toplu biçimde uygulayan ilk şairler arasın-da yer alır. bir divan’ı ve husrev ü şirin, harname adlı iki mesnevisi vardır. harname, olmayacak umutlara kapılan, sonunda elindekileri de yitiren kişileri yermek için yazılmış bir hicivdir. şair, bu eseri kendi hayatını esas alarak yazmıştır.
süleyman çelebi
xv.yüzyıl şairlerindendir. çağına göre sade bir dille, mesnevi biçiminde yazdığı vesiletü’n-necat (mevlid) adlı eseriyle tanınır. onun açtığı bu çığırda çok sayıda eser yazılmış olmasına kar-şın, bulardan hiçbiri, süleyman çelebi’nin mevlid’i kadar yaygınlaşıp benimsenmemiştir.
ali şir nevai
çağatay edebiyatı’nın xv.yüzyılda yetiştirdiği büyük şair ve bilim adamıdır. ferhat ü şirin, gi-bi mesnevileri yanı sıra muhakemetü’l-lugateyn adlı eseri, aydınların türkçe’yi savunması ve onu farsça’dan üstün bir olarak göstermesiyle dikkati çeker. şairin öteki eserleri ise mecalisü’n-nefais ve mizanü’l-evzan’dır



baki
xvı.yüzyılın ünlü şairlerindendir. din dışı konuları işlemiş, gazel tarzının en başarılı şairleri arasında yer almıştır. hayatı, her anı zevkle geçirilmesi geren bir olgu olarak değerlendirir ve şiir-lerine öylece yansıtır. edebi sanatları, söz oyunlarını kullanmakta ustadır. mesnevi tarzında eser vermeyen şairin divan’ı vardır.
fuzuli
xvı.yüzyılın, baki gibi ünlü şairidir. türkçe’nin yanı sıra arapça ve farsça’yı da öğrenmiş, bu üç dilde divanlar yazmıştır. şiirlerinde azeri lehçesini kullanan şair, baki’nin tersine, hayatı bir sınav olarak görür; insanın aşk acısıyla olgunlaşacağına inanır. hayata bu yaklaşımında, tasavvuf felsefesine duyduğu ilginin rolü vardır. divan edebiyatı’nın en lirik şairi olan fuzuli, gazel alanında üstün başarı sağlamış; ayrıca leyla vü mecnun, beng ü bade gibi mesnevileriyle tanınmıştır. öteki eserleri haddikatü’s-süeda, şikayet-name(mektup türünde ) , sıhhat ü maraz, v.b.’dir.
nefi
xvıı.yüzyıl divan edebiyatı’nın ünlü şairidir. sert kişiliği, onu çağının en büyük hicivcisi yap-mış; zamanın vezirlerinden bayram paşa’yı, hatta ıv.murat’ı hicveden şiirleri, hayatına mal olmuş-tur. övgü ve yergileri hep abartmalıdır. gösterişli, ağır bir dili vardır. kaside alanındaki başarısıyla dikkati çeken şairin türkçe ve farsça divanlarından başka, hicivlerini topladığı siham-ı kaza adlı bir eseri vardır.
şeyh galip
xvııı.yüzyıl şairlerindendir. mevleviliği benimsemiştir. hayal gücünün zenginliği ve hayalleri-nin özgünlüğüyle diğer divan şairlerinden ayrılır. divan’ından başka, alegorik tarzda yazdığı ve tasavvufu türlü aşamalarıyla anlattığı hüsn ü aşk adlı mesnevisi vardır.
divan edebiyatı’nda düzyazı
divan, şiire ağırlık veren bir edebiyattır. düzyazı, ancak bilimsel çalışmalarda, tarihlerde, ki-mi sanatsal metinlerde ve gezi türü eserlerde kullanılmıştır.
divan edebiyatı’nda düzyazılar, yazılış amacı ve dil tutumu dikkate alınarak üçe ayrılır:
1. sanatlı(süslü) düzyazı
söz ustalığı göstermek amacıyla yazılır. sinan paşa’nın tazarru’at adlı eseri, bu türün en ta-nınmış örneğidir. sanatlı düzyazıya inşa denir
2. orta düzyazı
yer yer ağır ve süslü, yer yer sade bir dille yazılan düzyazılardır. genellikle tarih kitaplarında bu düzyazı türü görülür. osmanlılar zamanında tarihçilik,”vakanüvis” adı altında yürütülen bir tür memurluktu. sarayda görevlendirilen vakanüvisler, önemli önemsiz her olayı günü gününe notlar halinde yazarlardı. bu eserler, olay anlatımına dayalı olduğundan, bilimsel tarih anlayışıyla bağdaşmaz. divan döneminin başlıca tarihçileri arasında aşıkpaşazade ,ali, ebülgazi bahadır han,naima, peçevi, mütercim asım sayılabilir.
3. sade düzyazı
dil ve anlatım ustalığının değil, ele alınan konunun önem taşıdığı düzyazı türüdür. bu anlayış nedeniyle, sade düzyazılarda ustaca söz söyleme çabası görülmez; dil açık, yalın, doğaldır. bu düz-yazı türünü kullananlardan başlıcaları şunlardır: mercimek ahmet , katip çelebi, evliya çelebi (eseri:seyahatname).
b. halk edebiyatı
halk edebiyatı, sözlü edebiyatın uzantısıdır. halkın yarattığı sözlü eserlerden oluşur. dil., bi-çim, konular, duyarlıklar bakımından halk kültürüne sıkı sıkıya bağlıdır.
halk edebiyatı’nın temel özellikleri
1. bu edebiyat, halk diline bağlıdır.
2. dil ve anlatımda süslü söyleyişe yöneliş yoktur. genellikle yalın anlatım kullanılır.
3. halkın içinden doğan eserler, konu, tema ve duyarlık bakımından halkın hayatına sıkı sı-kıya bağlıdır.
4. şairler, genellikle okumamış kişilerdir.
5. dörtlük birimi esastır.
6. şairlerde , milli ölçü olan hece ölçüsü kullanılır.
7. aşk, doğa, ayrılık, özlem, dil, tasavvuf konularının yanı sıra toplum hayatını ilgilendiren sorunlara da sık sık eğilen şairler, bunlarla ilgili eleştiriler getirirler.

başlıca nazım biçimleri
halk şiirindeki nazım biçimlerini iki ana öbekte inceliyoruz.:
1.mani tipi
maniler, anonim, lirik şiirlerdir,”aaba” uyak düzeniyle, 7’li hece ölçüsünün 4-3 durağıyla söylenir. ana tema sevgidir. dört dizeden oluşan manilere “düz mani” denir. üç dizeden oluşan ve “aba” biçiminde uyaklanan maniler “kesik mani”, beş dizeden oluşan ve “abaca” biçiminde uyaklanan maniler “genişletilmiş mani”, uyakları cinaslı sözcüklerden seçilen maniler ise “ cinaslı mani” adını alır.
2.koşma tipi
koşma tipi nazım biçimlerinin kalıplaşmış bir yapısı vardır. hepsi, dörtlüklerle ve değişmez bir uyak düzeniyle (abab/cccb/dddb, aaab/cccb/dddb ya da –b-b/cccb/dddb) söylenir. bunlar, kulla-nılan ölçü kalıbı, uzunluk-kısalık, konular bakımından farklılıklar taşır. koşma tipi nazım biçimleri-nin başlıcaları şunlardır:
koşma
kısa, lirik şiirlerdir. dörtlüklerle, aaba(-a-a)/ccca/ddda uyak düzeniyle, hece ölçüsünün 6-5 ya da 4-4-3 duraklı 11’li kalıbıyla söylenir. aşk ve doğa konularının yanı sıra,ayrılık, özlem, yalnız-lık,gurbet, sıla, ölüm gibi temaları işler. genellikle saz eşliğinde, ezgiyle söylenen koşmalar, ezginin niteliğine göre “acemi koşması,ankara koşması, topal koşma, kesik kerem” gibi türlere ayrılır.
destan
biri, sözlü gelenekte evrenin ve insanın oluşumunu, toplumu derinden etkileyen olayları ola-ğanüstülükler katarak anlatan uzun manzum öyküler; öteki halk edebiyatı’nda bir nazım biçimi olmak üzere iki ayrı destan vardır. birinci tür olan destanla ilgili bilgileri “islam’dan önceki türk edebiyat’ı” başlığı altında verildi. nazım biçimi olan destan ise, ölçü, duraklar, uyak düzeni bakı-mından koşmaya benzer; ancak destanlar, konularıyla koşmadan ayrılır. bunlarda, genellikle bir yöre halkı üzerinde derin etki yaratan olaylar ve bunların uyandırdığı ortak duygular dile getirilir. bir kısım destanlar ise mizahidir. bunlarda 11’li hecenin yanı sıra, 7’li ve 8’li hecede kullanılmak-tadır. destanı koşmadan ayıran bir başka özellik ise, bunların uzun olmasıdır.
semai
uyaklanışı koşmaya benzer. 8’li hece ölçüsünün 4-4 durağıyla ve özel bir ezgi eşliğinde söyle-nir. konuları, koşmada olduğu gibi aşk, doğadır.
varsağı
uyak düzeni ve ölçüsü semai gibidir; ancak ezgisinin niteliği ve konusu ondan farklıdır. var-sağıda yiğitçe bir söyleyiş vardır. bu nedenle de “bre!hey!behey!” gibi ünlemlerle başlar.
türkü
hece ölçüsünün türlü kalıplarıyla söylenen ezgili, anonim şiirlerdir. bazen de kime ait olduğu bilinen şiirler, türkü formlarıyla söylenir. türkülerde genellikle iki bölüm bulunur. birincisi, şiirin iskeletini oluşturan “asıl bölüm” ; ikincisi “kavuştak”tır. kavuştaklar, asıl bölümlerin arasına ge-lerek onları birbirine bağlar.
ilahi ve nefes
din ve tasavvuf konularının işlendiği şiirlere “ilahi” denir. koşma gibi uyaklanan ilahilerde 4-4 duraklı 8’li ölçü kullanılır.
bunlar herhangi bir tarikatın görüşlerini yansıtmaz; konuyu genel olarak ele alır.
ilahilerin bektaşi tekkelerinde söylenenlerine “nefes”, alevi anlayışına bağlı olanlarına ise “deme” adı verilir.
ilahi, nefes ve demeler, bestelenerek söylenir.
başlıca nazım türleri
halk şiirleri, konularına göre türlere ayrılır. bu nazım türleri şöyle sıralanabilir:
güzelleme
sevgi üstüne söylenen şiirlerdir. bazen de bunlarda doğa güzellikleri karşısında duyulan hay-ranlık duygusu dile getirilir.
koçaklama
konusu yiğitlik,kahramanlık, kavga ve savaş olan şirlerdir.,

taşlama
bir kişiyi ya da toplumdaki bir aksaklığı yermek amacıyla söylenen şiirlere bu ad verilir.
ağıt
sözlü türk edebiyatı’ndaki saguların halk edebiyatı’nda aldığı biçimdir. ölen kişilerin ardın-dan söylenir, ölümden doğan acıyı dile getirir. genellikle kadınlar tarafından yakılan ağıtlar, ano-nim özellik taşır. bununla birlikte, az da olsa, şairi bilinen ağıtlara rastlanmaktadır.
muamma
kapalı bir biçimde anlatılan bir olayın ya da bilginin okuyucu tarafından anlaşılmasını, bun-larla ilgili soruların cevaplandırılmasını isteyen bir tür manzum bilmecedir.
nasihat
bir şey öğretmek,bir düşüncenin yayılmasına çalışmak gibi amaçlarla söylenen didaktik şiir-lerdir.
not
“destan, ilahi, nefes ve deme”, hem birer nazım biçimi, hem de tür olarak değerlendirilir.
halk şairlerinin gruplandırılması
halk şairleri, halk şiirinin yerleşmiş kurallarına bağlı kalmakla birlikte, türlü kültürel neden-lerle dil, anlatım, ölçü kullanımı bakımından farklı yönelişler içine girebilmektedirler. ayrıca yaşa-dıkları çevre de onların sanat anlayışlarını farklılaştıran bir etmen olarak karşımızı çıkmaktadır. halk şairlerini, işte bu gibi noktaları dikkate alarak şöyle ayırıyoruz:
1. göçebe(gezgin) şairler
bir yere bağlı kalmadan gezerler. genellikle eğitim görmedikleri için, divan edebiyatı’ndan etkilenmezler. dilleri sadedir. hece ölçüsüne bağlıdırlar. geleneksel şiir anlayışını sürdürürler.
2. yeniçeri şairler
osmanlılar zamanında askerlik, hayat boyu süren bir meslekti. orduda görev arasında şairler yetişmiştir. bunlar, katıldıkları savaşlarla ilgili yiğitlik şiirleriyle dikkati çekerler. dil, anlatım, ölçü bakımından, göçebe şairler gibi geleneksel şiir anlayışına bağlıdırlar.
3. köylü şairler
hayatları köylerde, kasabalarda geçer. büyük kentlerle ilgileri olmadığı için, kent kültüründen, divan edebiyatı’ndan etkilenmeden, halk şiiri geleneklerine bağlı kalmışlardır.
4.kentli şairler
genellikle divan edebiyatı’nın etkisinde kalırlar. hem halk, hem de divan edebiyatı tarzında şiir-ler söylerler. dillerinde arapça ve farsça sözcüklerin oranı yüksektir. hece ölçüsüyle birlikte aruza da yer verirler.
5. tasavvuf (tekke ) şairleri
tekkelerde yetiştikleri, din ve tasavvuf konusunda eğitim gördükleri için, dilleri, göçebe, yeniçe-ri ve köylü şairlere göre bazen daha ağırdır. zaman zaman divan edebiyatı’nın dil, anlatım, biçim, ölçü özelliklerini taşıyan şiirler söylerler. örneğin yunus emre bile, aruz ölçüsü ve mesnevi düzeniyle risaletü’n-nushiyye adlı bir eser vermiştir.
halk öyküleri
halk öyküleri, destanların zamanla biçim ve öz değişimine uğramaları sonunda ortaya çıkmış sözlü eserlerdir. anonimdir. başlıca türleri şunlardır:
1. destan öyküler
destanlardaki olağanüstülük gibi bazı özellikleri koruyan halk öyküleridir xııı.-xıv.yüzyılda do-ğu anadolu’da ortaya çıkan dede korkut öyküleri ile köroğlu öyküsü, bu türün tanınmış örnekleri-dir.
2. aşk öyküleri
iki sevgilinin aşkını, bunların kavuşmasını önleyen engellerle mücadelesini anlatan öyküler olup en tanınmışları kerem ile aslı, emrah ile selvi, asuman ile zeycan ,aşık garip.v.b.’dir.
3. dini öyküler
islamiyet’in yayılmasına katkıları olan kişilerin hayatlarını ve mücadelelerini temel alan öy-külerdir .hz. ali’nin savaşlarını anlatan kan kalesi cengi, hayber kalesi cengi; anadolu’da is-lamiyet’in yayılması için mücadele eden komutanların savaşlarını anlatan battal gazi öyküsü, dnişment gazi öyküsü gibi sözlü, anonim eserler, bu türün örnekleri arasında yer alır

başlıca halk şairleri

yunus emre

xııı. yüzyıl halk şairidir. hayatı hakkında kesin ve yeterli bilgi yoktur. tasavvuf felsefesi, xıı. yüzyıldan itibaren anadolu’ya yayılmaya başlamış; mevlana , sultan velet, ahmet fakih gibi şair-lerle edebiyata girmiştir. varlık- yokluk , insan-tanrı-ölüm ilişkilerini güçlü bir kültüğr donanımı ve büyük şiir yeteneğiyle irdeleyerek halka ulaştırabilmiştir.
ilahi türü şiirlerinde halk edebiyatı’nın geleneklerine bağlı kalmıştır. bunlarda dil sad, anla-tım yalın, ölçü hecedir. risaletü’n-nushiyye adlı dini didaktik eserinde ise, bu gelenekten ayrılarak aruz ölçüsünü, mesnevi nazım biçimini kullanmıştır.

hacı bayram veli

xıv.yüzyıl ikinci yarısıyla xv. yüzyılın ilk yarısında yaşamış bir tasavvuf şairidir. bayramiyye tarika-tını kurmuştur. yunus emre etkisinde sade bir dil ve lirik bir anlatımla dile getirdiği şiirlerinden yalnızca birkaç tanesi bilinmektedir.

köroğlu

xvı.yüzyılda yaşadığı sanılan bir halk şairidir. ııı. murat zamanındaki osmanlı-iran savaşları-na katılan şair, şirvan ve tebriz’in alınışı üzerine destan söylemiştir. öteki şiirlerinde yiğitlik, kah-ramanlık konularını işlemiş olduğundan, halk öyküsündeki köroğlu ile karıştırılabilmektedir.

pir sultan abdal

xvı. yüzyıl tekke-tasavvuf şairlerindendir. sivas’ta yaşamıştır. kanunu zamanında doğu a-nadolu’da patlak veren bir isyana katılmış, yaşadığı olayların izlenimlerini şiirlerinde anlatmış, hızır paşa tarafından sivas’ta idam ettirilmiştir. sanatının belirleyici özellikleri, güçlü ir inanç, sade bir halk dili, coşkun bir lirizm olarak özetlenebilir.

karacaoğlan

hayatı hakkında kesin bilgilere sahip olmadığımız karacaoğlan’ın xvı ya da xvıı . yüzyılda yaşadığı sanılmaktadır. şair toroslar’da, türkmen boyları arasında yetişmiş; göçebe bir şair olarak anadolu içinde ve dışında gezmiştir. geleneksel şiirin dil, anlatım, ölçü anlayışından ayrılmadan aşk, doğa, ölüm, ayrılık gibi temaları işlemiştir;özellikle koşma ve semai biçimlerinde büyük başarı kazanmıştır.

dadaloğlu

xıx.yüzyılda, çukurova yöresinde yetişen halk şairlerindendir. türkmen boylarının yerleşik ha-yata geçirilmesi için 1865’te yöreye yollanan fırka-i islahiye adlı osmanlı ordusuyla türkmenler arasındaki çatışmalara katılmış, bu olayları yiğitçe bir eda ile koçaklamalarına yansıtmıştır. ayrı-ca aşk ve doğadan söz eden şiirleri de başarılıdır. şiirlerini temiz bir halk diliyle ve hece ölçüsü ile yazmıştır.



aşık veysel

XX. yüzyıl halk şairidir. şarkışla’da doğup büyümüş, cumhuriyetin onuncu yılında ankara’ya gelerek şiirlerini okumuş, bundan sonra ünü yayılmaya başlamıştır. çocukluğunda ge-çirdiği çiçek hastalığıyla gözünü kaybeden şair; genellikle gezgin bir hayat sürmüş ; kent kent dola-şarak aşktan, doğadan , kardeşlikten, birlikten, barış içinde yaşamaktan ve insanı insan yapan er-demlerden bahseden şiirlerini saz eşliğinde söylemiş; bu içeriğin halka yakın düşmesi , ona kitlesel bir sevginin doğmasına yol açmıştır. tasavvuf felsefesinin kazandırdığı hoşgörü anlayışı, şiirinin temellerinden biridir. şiirlerini deyişler, sazımdan sesler adlı iki kitapta toplamıştır. son olarak tüm şiirlerini , ümit yaşar oğuzcan tarafından dostlar beni hatırlasın adıyla yayımlanmıştır.

batı etkisinde türk edebiyatı

1850 yıllarından günümüze kadar sürer. amacı, metod bakımından batılı, öz ve ruh bakı-mından milli bir edebiyat yaratmaktır. türk toplumundaki esaslı değişmeleri , fikir ve yenilik hare-ketlerini yansıtır. üç döneme ayrılır. :
s1.tanzimat edebiyatı :1860’ta tercüman-ı ahval gazetesinin yayımlanmasıyla başlar, 1896’ya kadar sürer. sarsıntılar geçiren osmanlı imp.u durumunu kurtarmak için, ordudan başla***** ısla-hat ve devrim hareketlerine girişiyordu . 3. selim , 2. mahmut , abdülmecit dönemleri böyle geçmiş-tir.
bu ortamda batıcı ve yenilikçi olan şair ve yazarlar, sanatlarını toplum için kullandılar. fransız kültürüyle kültürüyle yetişmiş ,romantik ve ülkücüydüler. divan şiirini yıkmaya çalıştılar. çok yönlüydüler: şair,romancı,tiyatro yazarı...vb. sanattan çok,fikir ve ülkü peşindedirler; zul-me,haksızlığa karşı savaş açarlar. vatan ,millet,hürriyet,adalet,meşrutiyet kavramlarını heyecanla savunurlar. daha geniş kitlelere seslenebilmek için ,dilde sadelik yanlısıdırlar. hemen hepsi politi-kacı ve mücadele adamıdırlar. tanzimat ikinci döneminde realizimin etkisi görülür. şiirde konu bir-liğini sağladılar. aruzla yazdılar. düzyazı dilini şiire uyguladılar. roman,hikaye,makale gibi tür-ler,edebiyatımıza bu dönemde girdi. ilk tanzimatçılar ,divan şiirinin nazım biçimlerini kullandılar.
1.dönemin önemli temsilcileri:

şinasi:gazeteci ,şair ve yazardır. tercüman-ahval(1860),tavir-i efkar (1862) gazetelerini çı-kardı. fikir adamıdır. eserleri:şair evlenmesi(ilk tiyatro),şiir çevirileri,türk atasözleri,seçme şiirler...
namık kemal:gür sesli vatan şairi,dava ve sanat adamıdır. zulme ve keyfi idareye başkaldırdı. şiirlerinde vatan ,millet,hürriyet ...ülkülerini aşılamıştır.
eserleri:şiirler,tiyatroları:vatan yahut silistre,gülnihal,akif bey,kara bela,zavallı çoçuk,romanları :intibah,cezmi,biyografileri:dev-i istila ,kanişe,eleştiri:tahrib-i harabat,takip.

ziya paşa: tanzimatçılar içinde eskiye en fazla bağlı kalanlardandır. şiirlerinde öğütler, felsefi temalar görülür.
eserleri : divan, terkib-i bend, zafername(hiciv), harabat(şiir antolojisi), veraset mektupla-rı(makale).

ahmet mithat efendi:ilgi çekici, eğlendirici roman ve hikayeler yazdı. eserleri 200’ün üzerin-dedir, halkı aydınlatmıştır. dili sadedir.
eserleri: letaif-i rivayet(28 hikaye) , romanları: hasan mellah, felatun beyle rakım efendi, he-nüz 17 yaşında, yeniçeriler, karnaval...

ahmet vefik paşa: milliyetçilik ve türkçülük akımlarının ilk büyük temsilicisidir. moliere ko-medilerinden yaptığı 16 çeviri ve uyarlamayla, türk tiyatrosuna önemli hizmetler etti.
eserleri: lehçe-i osmani, şecere-i türk, moliere’den zor nikah, meraki, azarya, zoraki takip...

2.dönemin önemli temsilcileri:

recaizade mahmut ekrem : edebiyat kuramcısı ve şiir eleştirmenidir. romancı ve şairdir.
eserleri:araba sevdası(ilk gerçekçi roman), çok bilen çok yanılır(tiyatro) zemzeme ı-ıı-ııı(şiir)...
samipaşazade sezai: roman ve hikayecidir. gündelik, gerçekçi hayatı vermiştir.
eserleri: sergüzeşt, küçük şeyler(ilk edebi romandır).

şemsettin sami: türk edebiyatında ilk romanı yazdı. taaşşuk-i tal’at ve fitnat .sözlük ve ansik-lopedi çalışmaları yaptı . orhun yazıtlarını türkçe’ye çevirdi.
eserleri : kemusül alam , kamus-i türki , çeviri: sefiller.

2- servet-i fünun edebiyatı:

servet-i fünun edebiyat dergisinin çıkışı (1896) ve kapanışı (1901) arasında sürdü. ıı. abdülhamit’in hiçbir özgürlük tanımayan yönetimi nedeniyle, sosyal konulara eğilememişlerdir; “sanat için sanat” ilkesine bağlı kalmışlardır. süslü, seçkin insanların zevklerini okşayan bir üslup-ları vardır.
bilhassa fransız edebiyatında , çağdışı olan sembolizm, parnasizm’le ilgilenmişlerdir. os-manlı imp.’nun çöküntüsü, halkın cahilliği, ümitsizlik, baskı, sansür ve sürgünler yüzünden ; içe dönük yılgın ve hasta bir edebiyat olmuştur.
bu dönemde kuralsız nazım biçimleri benimsenmiştir. ayrıca batı’dan sone ve terzarime gibi nazım biçimleri getirilmiştir. ölçü aruzdur.
bu edebiyatta roman ve hikaye, şiirden daha güçlüdür. olayların çevresi istanbul’dur. fransız realist ve natüralistleri örnek tutulmuştur.
konu bütünlüğüne önem verilmiştir. bazen bir cümle üç-beş dizeye yayılarak, nazım nesre ya-kınlaştırılmıştır. temalar , hayal-hakikat çarpışmasıdır; maddilik-manevilik çekişmesi , yalnızlık , tabiata ve sessizliğe sığınmak, “hüzün ve acıdır”.

önemli temsilcileri

tevfik fikret:bireyci duyguları ,tabiatı , yaşanmış hayat sahnelerini işleyen romantik-lirik şiir-ler yazdı.1901’den sonra sosyal şiirler yazarak didaktik-lirik oldu. nazmı nesre yaklaştırdı.
eserleri:rübab-ı şikeste, haluk’un defteri şermin.

cenap şehabettin : yeniliklerde öncüdür. parnasizmden biçim güzelliği sembolizmden kapalı şiir zevkini aldı.
eserleri : evrak-ı eyyam, nesr-i harb, nesr-i sulh.

halit ziya uşaklıgil : türk edebiyatının ilk büyük romancısıdır. romanlarının konusu çoğunluk-la aydın, zengin çevreden seçilmiştir. hikayelerinde halk tabakalarına inmiştir.
eserleri: mai ve siyah, aşk-ı memnu, kırık hayatlar, hikaye:ihtiyar dost, kadın peçesi...

3- 20. yüzyıl türk edebiyatı:

20.y.y. türk edebiyatını hazırlayan etmenler : bazı devletlerin osmanlı devletini yıkmaya ça-lışmaları , ikinci meşrutiyet, 31 mart olayı, ittihat ve terakki cemiyeti’nin baskıcı yönetimi, balkan-larda, yemen ve arnavutluk’ta çıkan isyanlar, yeni devletimizin kurulmasıdır.




başlıca bölümleri:

a) fecr-i ati edebiyatı :

(1909) servet-i fünun’dan sonra batı’yla dil, edebiyat ,bilim alanlarında sıkı bağlar kuracak-larını ileri sürdüler ; fakat pek bir şey yapamadılar. en büyük temsilcisi, fransız sembolizmini be-nimseyen ahmet haşim’dir.
ahmet haşim: bireyci öz şiirin ustalarındandır. ona göre şiirin dili, anlaşılmak için değil, duyulmak içindir. kapalı şiirler yazdı.
eserleri: şiir:göl saatleri, piyale, düzyazı: bize göre, frankfurt seyahatnamesi, gurabahane-i laklakan.

b) milli edebiyat akımı:

(1910-1923):ömer seyfettin , ziya gökalp ve ali canip yöntem’in genç kalemler dergisindeki bildirileri, akımın başlangıcıdır.
milli konulara, toplum ve yurt sorunlarına eğilmişlerdir. sade ve süssüz türkçe’yle yazdılar. konuşulan türkçe’yi yazı dili haline soktular. hikaye ve romanlarda olaylar, istanbul dışına çıkartıl-dı. şiirde hece ölçüsü ve koşma biçimi kullanıldı.

önemli temsilcileri:
öncüleri :

mehmet emin yurdakul :yurdumuzun acı gerçeklerini şiirimize ilk defa yansıtmıştır. türkiye milliyetçiliğini savunur.
eserleri: türkçe şiirler, türk sazı...

ziya gökalp: türk halkının folklor ve tarihini yazdı, araştırdı. sade bir dille toplumsal amaçlı şiirler yazdı.
eserleri : düzyazı : türkleşmek-islamlaşmak-muasırlaşmak ,türkçülüğün esasları,şiir: kızılelma, altın ışık.

ömer seyfettin :bizde maupassant tarzı hikayenin klasik değeri sayılır. konuları çoçukluğundan, türk savaş tarihinden, anadolu efsanelerinden ...almıştır. tasvir ve tahlile değil, olaya önem verir. türkçülüğü savundu. sade yazmıştır.
eserleri: bomba, beyaz lale, yalnız efe...

diğer şair ve yazarlar:

mehmet akif ersoy,yahya kemal beyatlı, halide edip adıvar, refik halit karay , reşat nuri güntekin, yakup kadri karaosmanoğlu, falih rıfkı atay.

beş hececiler:

milli edebiyat döneminde beş şair, hece ölçüsünü kuvvetle benimsediler. şiirimize katıksız türkçe’nin yerleşmesinde önemli rol oynadılar. bunlar : faruk n. çamlıbel , yusuf z.ortaç o.s. orhan, e.b. koryürek, h.f. ozansoy.’dur.

c) cumhuriyet dönemi türk edebiyatı (1923-1940) :

bu dönemde tam anlamıyla yerli ve sade bir dil kullanıldı. konuşma ve yazı dilini birleştirdi-ler. hece ölçüsünün sesini gizleyerek, iç ahenge yöneldiler.


önemli temsilcileri:

ahmet kutsi tecer: anadolu halk motiflerini işlediği duygulu ve memleketçi şiirleriyle tanındı.
eserleri : şiirler, köşebaşı(tiyatro)

ahmet hamdi tanpınar: sembolizm havası içinde soyut şiirin ve psikolojik roman, hikaye tür-lerinin ustasıdır.
eserleri: şiirler, hikaye: abdullah efendinin rüyaları, roman: huzur, deneme : beş şehir.

ahmet muhip dranas: baudolaire (bodler) sembolizmini türk halk şiiriyle kaynaştırdı.
eserleri :şiirler, tiyatro: gölgeler...

cahit sıtkı tarancı : yaşamanın ve aşkın güzelliğini, ölümün üstünlüğünü vurguladı. bol ve gü-zel halk deyimleri kullandı.
eserleri: şiirtuz beş yaş , düşten güzel , sonrası.

yedi meşaleciler: 1928’de yedi meşale adlı bir kitapta yedi sanatçı birleşti. beş hececilerin yaptıklarını geliştirerek, modern türk şiirinin doğmasına ortam hazırladılar. hissedilir bir değişik-lik yapamadılar. bunlar:s. e. siyavuşgil , v. m. kocatürk , y. n. nayır, c. k. solok , kenan hulusi , mu-ammer lütfi , z. o. saba’dır.

ziya osman saba : yedi meşalecilerin şiire en sadık olanıdır. çocukluk özlemi, anılara düşkün-lük, kadere boyun eğiş... temalarını işledi.
eserleri: şiir: sebil ve güvercinler. hikaye: mesut insanlar fotoğrafhanesi...

cumhuriyet döneminin diğer şairleri: kemalettin kamu, ö. b. uşaklı , arif nihat asya, necip fa-zıl kısakürek .

cumhuriyet dönemi yazarları:

memduh şevket esendal:tuhaf inançları, cahilliğin ve insan huylarının yarattığı sonuçları iş-ler. konuşur gibi sade ve içten yazdı. yorumu okuyucuya bırakır.
hikayeleri: otlakçı, bizim nesibe... roman : ayaşlı ve kiracıları.

abdülhak şinasi hisar:izlenimci roman yazdı. tahlil ve düşünceye yer verdi. üslubu süslüdür.
eserleri: fahim bey ve biz... anı:boğaziçi mehtapları...

peyami sefa: türk edebiyatında psikolojik roma türünün ustasıdır.
eserleri : dokuzuncu hariciye koğuşu , matmazel noralya’nın koltuğu...

sait faik abasıyanık: konuşur gibi canlı bir istanbul türkçe’siyle yazdı. hikayecidir, roman ve şiirleri de vardır. orta ve alt tabaka insanlarının hayatlarını işledi. bir anlık izlenimler, parça buçuk olaylar, çehov tarzında kaleme alınmıştır.
eserleri: hikaye: semaver, son kuşlar, lüzumsuz adam...roman:kayıp aranıyor,birtakım insan-lar...şiir: şimdi sevişmek vakti.

d) 1940’tan sonraki yeni türk edebiyatı:

bu dönemi yaratan etmenler: köyden kente göç, tarımda makinalaşmanın yarattığı sorunlar, toprak kavgaları, işçi-patron çekişmeleri ... v.b.
bu dönem şiirlerinde ölçü, kafiye yok sayıldı;serbest şiir egemen oldu. roman da hikayede toplumcu gerçekçilik görüldü.
bu dönemde başlıca edebi hareketler:

1) garipçiler(1. yeni ):
onlara göre şiir, her yerde görülen basit şeyleri anlatmalıydı. alaycı ve nükteciydiler. aydın-ları bırakıp halka yöneldiler. şiirde, ölçü, kafiye, bent gibi durumlar yok sayılmıştır. serbest şiir egemen olmuştur.
dil, sürekli bir özleşme ve arınma çabasındadır. roman ve hikayede serim , düğüm, sonuç bö-lümleri umursanmamıştır. şairaneliğe kaçmadan, mecazsız yazdılar. soyut temalar yerine ekmek derdi, günlük şeyler şeyler işlendi. “ konunun bayağısı yoktur, ancak işleyişte bayağılık vardır.” diye düşünürler.
en çok görülen temalar: yaşama sevinci, tabiat sevgisi, çocukluğa dönüş, ölüm, insan sevgisi, aşk.

bu akımın öncüleri:

orhan veli kanık: hareketin en güçlüsüdür. bir ideolojiye bağlı değildir. şiirlerinde istaanbul sevgisi ağır basar, son şiirlerinde toplum hicvi görülür.
eserleri: şiir: garip, vazgeçemediğim, destan gibi , yenisi ,karşı, çeviri ve uyarlama:lafonten masalları , nasrettin hoca hikayeleri.

oktay rıfat horozcu: her kitabında garipçi,toplumcu, bireyci, gerçeküstücü oldu.
eserleri: şiir: teknenin ölümü...tiyatro:mikadonun çöpleri...roman :gizli emir...

2) ikinci yeni hareketi:

orhan veli’nin açtığı çığır, taklitçilerin elinde tükenmeye yüz tutmuş,yıpranmıştı. tepki olarak gerçeküstücü, simgeci yol tutturuldu. karamsar , toplumdan uzak bireyciydiler. önemli temsilcileri: turgut uyar, cemal süreyya , edip cansever...

3)1940’tan sonra yeni tür edebiyatında bağımsız şairler:

bedri rahmi eyüboğlu: şiirlerinde halk türkü ve deyişleri fazla yer tutar.
eserleri: şiir:karadut...

fazıl hüsnü dağlarca: kolay anlaşılmayan, anlamsızca yakın şiirler yazmıştır. insanın iç ve dış dünyasının çatışmalarını işler.
eserleri: şiir:çocuk ve allah , toprak ana ...destanlar: üç şehitler destanı, yedi memetler...

behçet necatigil: şiirleri ev, aile , yakın çevre üçgeninde geçer ;içe dönük ve karamsardır.
eserleri: şiir: eski toprak, , yaz dönemi...

cahit külebi: yurt şiirlerinde , tabiatın yoksunluğuyla, insanın bahtsızlığını iç içe işledi. eski halk deyişlerini kullandı.
eserleri: yeşeren otlar, yangın ...

necati cumalı: kişisel temaları , gündelik hayat ve dünya durumlarını işledi. mecazsız, duru bir anlatımı vardır.
eserleri: şiir: yağmurlu deniz...hikaye: değişik gözle , makedonya 1900...roman : susuz yaz, nalınlar...



4) 1940’tan sonraki türk edebiyatında roman ve hikayede sosyal (toplumsal)gerçekçiler:
bu akım ; bir meseleyi, bir derdi ortaya ko*****, topluma faydalı olmak istiyordu. ilk ürünle-ri, anadolu köy romancılığıdır. konuları: işçi-ırgat hayatı,sınıf çatışmaları,grev-lokavt gibi durum-lar, toprak-su kavgaları...

önemli temsilcileri:

kemal tahir: konularını cezaevi yaşantılarından , kurtuluş savaşı’ndan, eşkıya menkıbelerin-den aldı. gerçek bir anadolu romanı oluşturdu.
eserleri: roman:yorgun savaşçı,devlet ana ...

orhan kemal: hayatına girmiş yüzlerce kişinin kader ve direnişlerini yazdı. sürükleyici-lik,tabiilik, gerçeklik eserlerinin özelliğidir.
eserleri :roman: murtaza, hanımın çiftliği...tiyatro:72.koğuş...

yaşar kemal: genellikle çukurova insanının hayat savaşlarını şiirli bir dille yazdı. tezli romanı savunur. folklor unsurları ve güçlü doğa tasvirleri görülür.
eserleri: roman:ince memet, yer demir gök bakır, teneke...

fakir baykurt: içinde doğup yetiştiği köylülerin hayatını yazmıştır.
eserleri: roman: yılanların öcü, tırpan, kara ahmet destanı...hikaye: can parası.

5) bağımsız yazarlar:

halikarnas balıkçısı(cevdet şakir kabaağaçlı): konularını daima ege ve akdeniz kıyılarından çıkardı.; balıkçıları, sünger avcilarını...işledi.
eserleri: hikaye: merhaba akdeniz...roman :deniz gurbetçileri..

haldun taner: gücünü gözlem, mizah ve yergiden alan hikayeleriyle tanındı. epik tiyatro tü-ründe eserler verdi.
eserleri: hikaye: şişhane’ye yağmur yağıyordu, on ikiye bir var...tiyatro:keşanlı ali destanı, sersem kocanın kurnaz kocası...

tarık buğra: tek adamın dengesiz, bazen alaycı, bazen acılı tedirginliğini ele alır.
eserleri:roman:küçük ağa , ibişin rüyası...

diğer bağımsız yazarlar:

samet ağaoğlu, oktay akbal, selim ileri , cengiz dağcı, füruzan, orhan pamuk.

6)tiyatro:

vedat nedim tör (kör), turgut özakman (duvarların ötesi, sarı pınar), güngör dilmen (midas’ın kulakları ) , sermet çağan (ayak bacak fabrikası) , cevat fehmi başkut (paydos, buzlar çözülmeden, harputta bir amerikalı)

deneme ve eleştiri:
nurullah ataç : deneme, eleştiri yazdı. çeviriler yaptı. türkçe’nin özleşmesi için yılmadan sa-vaştı. yeni bir dil ve anlatım biçimi yarattı.
eserleri:günlerin getirdiği, okuruma mektuplar...

1 yorum: